AKRAN ZORBALIĞINA KARŞI BAŞVURULABİLECEK HUKUKİ YOLLAR

AKRAN ZORBALIĞI NEDİR ve AKRAN ZORBALIĞINA KARŞI BAŞVURULABİLECEK HUKUKİ YOLLAR NELERDİR?

A. Akran Zorbalığı Nedir?

Akran zorbalığı, çocukların kendi yaşıtları arasında çeşitli sebeplerle bazen sebepsiz olarak sözlü, psikolojik ve fiziksel şiddete maruz kalmaları anlamına gelir. Bu tür hareketler genellikle dışlama, lakap takma, aşağılama, alay etme, itme, çekme gibi fiziksel sataşma, eşyalarına zarar verme, dedikodu yapıp söylenti yayma ve şiddet uygulama gibi çeşitli şekillerde ortaya çıkar. Mağdur durumundaki çocuklar genellikle ebeveynlerine veya yetişkinlere durumu açıklamakta çekinirler. Ancak, bu tür durumlarla başa çıkmak çocukların içlerine kapanık ve mutsuz olmalarına neden olabileceği gibi yeme içme sorunları, huzursuzluk, uyku düzensizlikleri, sinir problemleri, değersizlik hissi ve akademik başarısızlık gibi çeşitli sorunlara yol açabilir.

Geleneksel akran zorbalığı genellikle, zorba ve yardımcıları olarak adlandırılan güçlü çocuklar tarafından, güçsüz ve kurban olarak adlandırılan mağdur çocuğa sistemli bir biçimde ve bilinçli olarak belli aralıklarla uygulanan sürekli saldırılar olarak tanımlanır.

Son dönemlerde, hem ülkemizde hem de dünya genelinde, okullarda akran zorbalığına maruz kalma vakalarında belirgin bir artış gözlenmektedir. Bu artış endişe vericidir ve önlem alınması gereken ciddi bir sorunu işaret etmektedir. İlgili yazıda özellikle, okullarda meydana gelen akran zorbalığına maruz kalan çocukların ebeveynlerinin hukuki olarak başvurabilecekleri yollar ele alınacaktır.

B. Okullarda Meydana Gelen Akran Zorbalıkları

Akran zorbalığı genellikle okul ve okul sonrası faaliyetler sırasında yaygın olarak görülür. Yukarıda izah edildiği gibi bir veya birden fazla çocuğun kendilerine göre daha güçsüz olan diğer çocuklara yönelik psikolojik ve fiziksel eylemleri, akran zorbalığının temelini oluşturur. Bu bağlamda, okul yöneticileri, öğretmenler ve diğer çalışanlar, herhangi bir zorbalık vakasını önemsemeli ve görmezden gelmemelidirler.

Türkiye Cumhuriyeti tarafından onaylanan ve imzalanan Çocuk Haklarına Dair Birleşmiş Milletler Sözleşmesinde, özellikle çocuk yararının önceliği ve ayrımcılık yasağı gibi çocuk haklarının temel ilkelerine vurgu yapılmaktadır. Bu sözleşme, Türkiyenin çocukların eğitim hakkını güvence altına almayı ve bu hakkın fırsat eşitliği temelinde sağlanmasını taahhüt etmektedir.

Bir çocuğun eğitim hizmetlerinden yararlanırken, okul arkadaşları tarafından yapılan kötü muamele niteliğindeki ayrımcı müdahalelere maruz kalması ve bu tür şikayetlerin okul yönetimi tarafından ciddiye alınmaması, Anayasanın 10. maddesinde yer alan kanun önünde eşitlik ilkesinin ihlali anlamına gelir.

Çocuğun akran zorbalığına maruz kalması, Türkiyede eşitlik ilkesi ve ayrımcılık yasağıyla ilgili en kapsamlı yasal düzenleme niteliğine sahip olan Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) Kanunu açısından değerlendirilmelidir. Bu bağlamda, çocuğun devlet ya da özel bir okuldan eğitim hizmeti alırken maruz kaldığı akran zorbalığı eylemleri, TİHEK Kanununun 4/I hükmünde belirtilen ayrımcılık türleri arasında yer alan; taciz eylemi olarak nitelendirilebilir. Bu durum, çocuğun haklarının ihlal edildiği ve ayrımcılığa uğradığı anlamına gelir.


Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu Kanunu Madde 4/I/h:

Taciz: Bir bireyin haysiyetini ihlal etme veya o kişi için göz korkutucu, düşmanca, aşağılayıcı ya da saldırgan bir ortam yaratma amacı veya etkisi olan kasıtlı veya kasıtsız her türlü davranışlardır.
Taciz, hakaret ya da kişiyi küçük düşürücü sözler ile tek bir hareket olarak gerçekleştirilebileceği gibi zamana yayılan davranış dizisi şeklinde de gerçekleştirilebilir. Tacizin varlığı için yapılan davranışın onur kırıcı veya aşağılayıcı etkisi olması yeterlidir. Kişinin yapılan davranıştan etkilenmemesi sonucu değiştirmez.

Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumuna (TİHEK) yapılan başvurular, kısa bir süre içinde -genellikle üç ay gibi- sonuçlandırılmakta ve her türlü ayrımcılık yasağı kapsamında başvurular incelenmektedir. TİHEK e yapılan başvurular, dava açma süresini durdurduğundan, ilgili kurumdan olumsuz bir karar çıkması halinde 60 günlük idari dava açma süresi başlamaktadır.

Olayların özellikle eşitlik ilkesi ve ayrımcılık yasağıyla ilişkilendirilemediği durumlarda, Anayasanın çeşitli maddeleri gündeme gelebilmektedir. Örneğin; çocuk dâhil herkesin kişi güvenliğini (Anayasa md.19), özel hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkını (Anayasa md.20), din ve vicdan hürriyeti (Anayasa md.24) ile düşünce ve kanaat özgürlüğünü (Anayasa md.25) garanti altına alan anayasal hükümler, çocuğun maruz kaldığı akran zorbalığında göz önünde bulundurulmalıdır.


C. Başvurulabilecek Hukuki Yollar

Çocuğun okulunda veya okul sonrası faaliyetleri sırasında akranları tarafından zorbalığa maruz kalması halinde ilk olarak okul idaresine, rehber öğretmenine veya ilgili sınıf öğretmenine bir dilekçe ile durum açıklanarak gerekli tedbirlerin alınması istenmelidir. Ancak, böyle bir dilekçeye rağmen kayıtsız kalan idare için noter kanalıyla ihtar çekilmelidir. Bu husus, başvurulacak diğer hukuki yolların temelini oluşturacak ve delil teşkil edecektir. Tüm bunlarla birlikte CİMER e  şikayette bulunulmalıdır. Yapılan başvuru, şikayet ve ihtarnameye rağmen okul yönetimi ve öğretmenler tarafından gerekli önlemlerin alınmaması ve özen gösterilmemesi halinde, savcılığa suç duyurusunda bulunulabileceği gibi tazminat davası da açılabilecektir.

Başvurulabİlecek hukukİ yolları başlık olarak özetlemek gerekİrse;

  1. Okul İdaresine Dİlekçe İle Başvuru
  2. CİMER e Şikayet 
  3. Noter Kanalıyla İhtarname 
  4. Tazmİnat Davası
  5. TİHEK e Başvuru
  6. Savcılığa Suç Duyurusu

Okul idaresine durumu özetleyen dilekçe ile başvurulması halinde zorbalık yapan çocuklar için Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğe dayanılarak disiplin işlemi uygulanabilecektir. Zorbalık yapan öğrenciye karşı okul idaresi tarafından uygulanacak ceza; uyarıdan, okuldan uzaklaştırmaya kadar olabilecektir. 


Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği Md. 158/1

Yönetici ve öğretmenlerce;(...)
ç) Öğrencilerin; çevre, okul çalışanları ve diğer öğrenciler tarafından fiziksel ve ruhsal yönden zarar görmemeleri için dedikoduya, zorbalığa, tehdide, sataşmaya ve onur kırıcı her türlü lakap takılmasına karşı korunması, konularında veli veya aileyle diğer ilgili kurum ve kuruluşlarla da işbirliği yapılarak gerekli tedbirler alınır.


C. Görevli Mahkeme

Açılacak davalarda görevli mahkemenin belirlenebilmesi için zorbalığın meydana geldiği okulun niteliği önem taşımaktadır.

Zorbalık faaliyetinin devlet okulunda meydana gelmesi ve ilgili yöneticilerin kayıtsız kalması durumunda açılacak olan tazminat davalarında görevli mahkeme idare mahkemeleri olacaktır.

Zorbalık faaliyeti özel okul niteliğindeki bir okulda meydana gelmişse, görevli mahkeme Tüketici Mahkemesi olacaktır.

Zorbalık faaliyetinin devlet okulunda meydana gelmesi ve ilgili yöneticilerin kayıtsız kalması durumunda açılacak olan tazminat davalarında görevli mahkeme ise İdare Mahkemeleri olacaktır. 

 


01-03-2024