ÖDEME EMRİNE İTİRAZ EDİLİRSE NE YAPILMASI GEREKİR?

Ödeme Emrine İtiraz Edilirse Ne Yapılması Gerekir?

İtirazın kaldırılması ve itirazın iptali davası

Kişiler günlük yaşam sırasında birçok sözleşme ilişkisine girmektedir. Bu sözleşmeler de taraflara çeşitli haklar sağlamakta ve borçlar yüklemektedir. Aslında dürüstlük kuralı çerçevesinde herkesin borcunu rızası ile yerine getirmesi beklenir. Ancak kişi borcunu yerine getirmiyorsa alacaklı konumunda olan, devletin zorlayıcı gücü ile borcunu borçludan tahsil edebilir. İşte alacaklının alacağına, devlet marifetiyle kavuşmasını sağlayan sisteme İcra Takibi sistemi denir. 

İcra takibi birçok ayrımda incelenebilir. Bunlardan en sık karşılaşılan ve dolayısıyla önem çokça önem arz eden icra yöntemi, ilamlı icra ve ilamsız icradır. Alacağın niteliğine bakılmaksızın, her türlü alacak hakkında ilamlı icra yoluna müracaat edilebilir. Fakat, ilamsız icrada durum farklıdır. Çünkü, İİK m.42 uyarınca, sadece para ve teminat alacakları ilamsız icraya konu edilebilir. İlamsız icra da kendi içinde üç başlıkta incelenebilir. Bunlar, genel haciz yoluyla takip, kambiyo senetlerine özel haciz yoluyla takip ve kiralanan taşınmazların ilamsız icra yoluyla tahliyesidir.

İtirazın kaldırılması veya İtirazın iptali davasından söz edilebilmesi için alacaklının, İİK m.58 uyarınca icra dairesine takip talebinde bulunması ve borçlunun da süresi içinde ödeme emrine itiraz etmesi gerekir. Alacaklının, icra dairesinde takip başlatabilmesi için mahkeme kararına gerek yoktur. Aynı şekilde, alacağını gösterir herhangi bir senede sahip olmasına da gerek yoktur, borcun nedenini açıklaması yeterlidir.

Alacaklının, borcu hakkında takip talebinde bulunması üzerine icra dairesi marifetiyle borçluya ödeme emri gönderilir. Borçlu, kendisine gönderilen ödeme emrine itiraz ettiği takdirde, başlatılan icra takibi durur. Takibe devam edilebilmesi, ancak borçlunun takibe itirazının hükümsüz kılınmasıyla mümkündür. Alacaklı, borçlunun itirazını hükümsüz kılmak amacıyla iki farklı hukuki yola başvurabilir; bunlardan ilki, itirazın kaldırılması yolu, diğeri de itirazın iptali yoludur.

Kanun, icra takibinin devamını sağlamak isteyen alacaklıya üç farklı imkan tanımıştır. Borçlunun itirazını kaldırmak isteyen alacaklının başvurabileceği ilk hukuki çare, itirazın kendisine tebliğ edilmesini takiben 6 ay süre ile icra mahkemesine başvurması ve itirazın geçici ya da kesin olarak kaldırılmasının istenmesidir. Bu husus, İcra ve İflas Kanunu m.68 ve 68 – a’da belirtilmiştir. 

İcra takibinin devamı amacıyla alacaklının başvurabileceği ikinci hukuki çare, itirazın kendisine tebliğini takiben 1 yıl içinde itirazın iptali davası açmaktır. Bu yol da yine Kanun’un 67’inci maddesinde belirtilmiştir. Söz konusu 1 yıllık süre geçirilirse mahkemede genel hükümler çerçevesinde alacak davası da açılabilir. Alacaklının başvurabileceği hukuki yollara ilişkin süreler hak düşürücü süreler olduğundan sürelere uyulmaması hak kayıplarına yol açabilir. 

İtirazdan sonra İcra Takibine devam edebilmek 4 yol vardır: 

1) İtirazın Kesin Kaldırılması Davası: 

Takip talebine itiraz edilen alacaklının takibi, imzası ikrar edilen bir senede veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını içeren bir senede veya resmî dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya belgeye dayanıyorsa, alacaklı itirazın kendisine tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde itirazın kaldırılmasını isteyebilir. Bu süre içerisinde itirazın kaldırılması istenilmediği takdirde yeniden ilâmsız takip yapılamaz. 

Buna göre yukarıda sayılan belgelerden birine dayanılarak takip yapılmışsa alacaklı, itirazın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren 6 ay içinde İcra takibinin yapıldığı İcra Müdürlüğünün bağlı olduğu yer İcra Mahkemesinden, itirazın kesin kaldırılmasını isteyebilir. İcra mahkemesi, talepleri sınırlı olarak inceler, ispat iki taraf bakımından da yalnızca yukarıda sayılan belgelerle yapılabilir ve yargılamanın sonunda bir kesin hüküm verilmez. Alacaklının itirazın kaldırılması davası açması halinde, icra mahkemesi alacaklıyı haklı bulursa borçlunun itirazının kesin olarak kaldırılmasına karar verir. İtirazın kaldırılması talebinin esasa ilişkin nedenlerle kabulü hâlinde borçlu, talebin esasa ilişkin nedenlerle reddi hâlinde ise alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine yüzde yirmiden aşağı olmamak üzere tazminata mahkûm edilir. Yargılama sonunda verilecek hüküm, kesin hüküm olmadığından aynı konuda genel mahkemelerde tekrar dava açılabilir. 

2) İtirazın Geçici Kaldırılması Davası:

            Takibin dayandığı adi senet olup, imza itiraz sırasında borçlu tarafından reddedilmişse, alacaklı itirazın kendisine tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde itirazın geçici olarak kaldırılmasını isteyebilir. Görevli ve yetkili mahkeme yine İcra takibinin yapıldığı İcra Müdürlüğünün bağlı olduğu yer İcra Mahkemesidir. Bu hâlde icra hâkimi iki taraftan açıklama alır. Karşılaştırmaya uygun bir imza mevcutsa bununla, yoksa borçluya yazdıracağı yazı ve attıracağı imza ile yapılacak karşılaştırma ve incelemelerden veya diğer delil ve karinelerden icra mahkemesi, reddedilen imzanın borçluya ait olduğuna kanaat getirirse itirazın geçici olarak kaldırılmasına karar verir. Hakim gerek görürse, oturumun bir defadan fazla ertelemesine meydan vermeyecek surette, bilirkişi incelemesi de yaptırabilir. İcra hakimi, imzanın borçluya aidiyetine karar verdiği takdirde borçluyu sözü edilen senede dayanan takip konusuna alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkum eder. Borçlu, borçtan kurtulma, menfi tespit veya istirdat davası açarsa, bu para cezasının infazı dava sonuna kadar ertelenir ve borçlu açtığı davayı kazanırsa bu ceza kalkar. İtirazın geçici olarak kaldırılması talebinin kabulü halinde borçlu, bu talebin reddi halinde ise alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine yüzde yirmiden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilir. Borçlu, borçtan kurtulma, menfi tespit veya istirdat davası açarsa, yahut alacaklı genel mahkemede dava açarsa hükmolunan tazminatın tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve dava lehine sonuçlanan taraf için, daha önce hükmedilmiş olan tazminat kalkar.

Alacaklı, icra mahkemesi tarafından verilen itirazın geçici olarak kaldırılması kararına dayanarak itirazla durmuş olan icra takibine devam edilmesini isteyemez. Borçlu tarafından yedi günlük süre içerisinde borçtan kurtulma davası açılması halinde dahi borçtan kurtulma davası sonuçlanıncaya kadar icra takibi durmaya devam eder. Alacaklı, itirazın geçici olarak kaldırılması kararında dayanarak sadece geçici haciz isteyebilir. Bu nedenle de buradaki itirazın kaldırılmasına, itirazın geçici olarak kaldırılması denilmektedir. İtirazın geçici olarak kaldırılması kararının tefhim veya tebliğinden itibaren yedi gün içinde borçlu, takibin yapıldığı yer veya alacaklının yerleşim yeri mahkemesinde borçtan kurtulma davası açabilir. Bu davanın dinlenebilmesi için borçlunun dava konusu alacağın yüzde 15’ini ilk duruşma gününe kadar mahkeme veznesine nakden depo etmesi veya mahkemece kabul edilecek aynı değerde hisse senedi veya tahvil veya banka teminat mektubu tevdi etmesi şarttır. Aksi takdirde dava reddolunur. Borçlu yukarda yazılı müddet içinde dava etmez veya davası reddolunursa itirazın kaldırılması kararı ve varsa geçici haciz kesinleşir. 

3) İtirazın İptali Davası: 

Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat etmek suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Görevli ve yetkili mahkeme de genel hükümlere göre belirlenecektir. Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin ağırlığına göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.  Bir senelik itirazın iptali davasını açma süresini geçiren alacaklının genel hükümler dairesinde alacak davası açma hakkı da vardır.

4) Alacak Davası:

 İcra İflas Kanunun m.67’ye göre, alacaklı İtirazın İptali davasını açmak için gerekli olan süreyi kaçırmış olsa da genel hükümler çerçevesinde yetkili ve görevli olan mahkemede, zamanaşımı içerisinde alacaklı olduğunu ispat ederek alacağına kavuşabilir. 

Yukarıda detaylarıyla incelendiği üzere ödeme emrine itiraz edilmesi üzereine tarafların durumuna göre başvurulabilecek pek çok seçenek vardır. Yargılama sürecinin katı usul kurallarına tabi olduğu göz önünde tutularak, savunma hakkının kullanılması sırasındaki bir hatanın telafi edilemeyecek zararlara yol açabileceği unutulmamalıdır. 


03-12-2023